“İkna Edilebilirler” Kimler?

Bilal EREN
3 min readOct 7, 2019

--

“Do So!” Hareketi Selamı

“İki ana siyasi parti vardı. Birine gidip dedik ki; Gençleri hedefleyip, apolitikliği arttıracağız.. Böylece %6 oyu bir taraftan bir tarafa kaydırdık..”

Cambridge Analytica Skandalı’nı duymayanlar, duyup önemsemeyenler, önemseyip “ülkemde olur mu?” diye endişe edenler için biraz uzunca tweet zinciri yapmıştım. Derli toplu yazıya dökmek istedim, buyrun..

Cambridge Analytica Şirketi, verilerimizi “davranış bilimlerini” kullanarak analiz edip, daha çok siyasi partilerin hedef kişi ve kitleleri “ikna etmesi” için propaganda hizmeti veren bir şirket. 2013–2018 yılları arasında 5 kıtada 200’den fazla seçimde danışmanlık yapmışlar. Bu şirketi ve yaptıklarını daha önce uzun uzun anlatmaya çalışmıştım. Bugünkü yazımda çok çarpıcı bir örnek üzerinden seçimlere nasıl müdahale ettiklerini anlatmak istiyorum;

Trinidad ve Tobago

Karayipler’de yaklaşık 1.5 milyon nüfuslu Trinidad ve Tobago isimli ülkenin nüfusu %40 Hintli, %40 Afrikalı Siyahlardan oluşuyor. İki ana siyasi partinin olduğu ülkede, seçimlerin önde bitirilmesi için 1 oy bile kıymetli halde.

“Halkın Ortaklığı Koalisyonu” lideri Hint asıllı avukat Kamla Persad-Bissessar, 2010 genel seçimleri için Cambridge Analytica Şirketi ile çalışmaya karar verir. Şirket, elindeki analizlere göre seçim kampanyasının hedeflerini sunar;

1. İlk defa oy verecek gençleri hedeflemeliyiz.

2. Politikayla hiç ilgilenmiyorlar, o nedenle “apolitikliği” arttırmalıyız.

3. Tembeller ve hiç aktif değiller, o nedenle “tepkisel” bir şey yapmalıyız.

Kabul edilen strateji sonrası kampanya çerçevesi hazırlanır;

“Do So!” (Böyle Yap!) Hareketi

“Siyasete ve oy vermeye karşı bir harekete katıl, havalı birşey yap. Böyle yap, oy verme!”

Müzikler, danslar, YouTuber’lar, duvar yazıları, konserler.. Havalı bir direniş selamı. İktidara karşı değil, siyasete karşı bir hareket bu.

“Hareketi başlattık. Biz biliyorduk ki, bu harekete tüm gençler ilgi duyacak ama iş oy vermeye gelince Hintli ailelerin çocukları anne babalarının sözlerinden çıkmayacaktı..”

Ve öyle oldu; 18–35 yaş aralığındaki seçime katılım farkı %40 idi. Hintli ailelerin daha geleneksel yapıları vardı ve çocuklar anne babalarının sözünü dinledi, Afrikalı gençler ise sandığa gitmedi. Giden kazandı..

Ufak farklar, ufak dokunuşlar. Sıfırdan bir parti yaratılıp, %51 oy aldırmayabilir bu modern sosyal mühendislik çalışması. Ama %49’u, %51 yapılabilir. Trump, 2016 seçimlerini nasıl kazanmıştı? 120 milyon seçmenin oy kullandığı seçimin sonucunu kaç kişi belirledi? Ya, Brexit?

ABD Seçimleri taktiklerini hatırlayalım. CEO Nix;

“Hilekar Hillary. Bu sloganı bulduk. Her mecraya yaydık, büyüyüp yayılmasını izledik. Kimsenin ‘propaganda’ olduğunu düşünmemesi lazım, çünkü propaganda diye düşündüğünüz anda bir sonraki soru; arkasında kim var? Ayrıca her zaman ikna edilebilirleri bulmalıyız. Analiz sistemimiz herkesi hedeflemez, fikrini değiştirebilecekleri biliriz. Biz buna “ikna edilebilirler” deriz..”

Sonuç

Bu ekip ve ellerindeki analizler orta yerde duruyor. Başka bir sürü türev şirket var. Daha önemlisi Silikon Vadisi Tanrıları; Google, Facebook ve diğerleri yollarına devam ediyor. Okurken eminim ülkemizi düşündünüz. Burda ne oldu, oluyor, olacak ve biz ne yapacağız?

2018 Mart ayında sormuştum. Tekrar soruyorum; Cambridge Analytica’nın çatı şirketi SCL Group’un 5 sene Antalya’da ofisi vardı. Ne yaptılar? Ne yapıyorlar? “İkna edilebilirler” kimler?

Cambridge Analytica Çatı Şirketi SCL Grup Antalya Ofisi

Bu konu sağ/sol, o kesim bu kesim, o parti bu parti meselesi değil. Partiler üstü bir mesele. Özgür karar verme, adil seçim yapabilme, toplumsal her şeyde manipülasyona izin vermeme, bir egemenlik meselesi.

Bir meclis araştırma komisyonu kurulmalı!

--

--

Bilal EREN
Bilal EREN

Written by Bilal EREN

CPh.D. Bilgisayar Mühendisi | @avted & @dijitalhayattv

No responses yet